Kalp_kalp_kalp

Sevgililer gününe bilmem kaç beş kala, sevgiliye alınmaması gereken hediyeler listesi yapmanın zamanı geldi de geçiyor bile…

Karşı olanlar da var, memnuniyetle karşılayanlar da bu “özel günlerin” kutlanmasını.  Olumsuz tepki ile karşılanması olası hediye listem aşağıda.

  • Küçük ev aletleri; Zamanının çoğu bana kalsın sevgilim, işlerin kolaylaşsın diye düşünen kişi. Adı üstünde “ev aleti” eve alınır – sevgiliye değil. Üstelik küçük ev aleti, büyük bile değil. Kim ne yapsın. Bu kadar derin düşünüyorsan bari bilim adamı ol.

blank

blank

  • Parfüm; Misler gibi koksun sevgilim, diyecekseniz dikkat! Hediye aldığınız sevgiliniz, pis mi kokuyorum, yoksa eski sevgilisinin kokusu mu bu – amanın özledi mi ne diye düşünebilir.
  • Çikolata; Alacaksanız çok iyi düşünün. Sonrasında; şişmanladım – selülitlerimin tek suçlusu bu çikolin,  kutu bitti şimdi mutsuz ve yalnızım… serzenişlerine hazır mısınız peki.
  • Çiçek; Türü, rengi, görüntüsü, kokusu çok önemli. Sana saf, güzel görünen papatya ucuz bulunabilir. Kırmızı güller az görünebilir. Saksı çiçeği, kim uğraşır şimdi bunun bakımıyla dedirtebilir.
  • Çamaşır; Ölçüsü yanlış alınmış bir çamaşır kendine doğrulttuğun içi dolu tabancadır aman diyeyim.
  • Giysi; Değiştirme kartıyla birlikte alacağınız giysi sizi zevksiz – sevgilisinin zevkini bile bilmeyen duyarsız ve dikkatsiz biri yapabilir (üstelik değiştirme kartı bile konmuştu pakete)

….

Şehir dışına kaçış için iki bilet, hala çocuk kalabilmişlere oyuncak, her satırı ezberlenmiş duygu dolu bir şiir, içten yazılmış bir mektup, seni çok seviyorum valla billa şarkılarından oluşan bir albüm, şıkır şıkır pırlanta küpe – yüzük (en azından benim için) her zaman işe yarar.

Siz yine de hazır sevgiliniz varken, “sevgililer günü” nü kutlayın. Önerilerimi de dikkate alın. Sevgiliniz yoksa zaten yaşadınız, en güzel gününüz… ağrısız ve kaygısız bir başınasınız.

Dışarıda yağıyor kar.

Lay lay lay.

Fazla_mi_gercekci,_evet.

Flashforward dizisini bir kerede izleyip bitirdim. Geleceği anlık bile olsa yaşama fikri… Geleceği görenlerin, kaderlerini (varsa) değiştirmek üzere çaba göstermesi.

Bilim kurgu kadar zihnimi açık tutan ve beni geliştiren çok az şey var. Geriye baktığımda geçmişim tek ama, belki o gün/bu gün/ şu gün… yolumu değiştirsem veya bakışlarımı ayaklarımdan kaldırsam geleceğimi farklı yaşayabilirdim diyorum. Zamanda olayları / davranışları değiştirmek belki de olacakları yok etmiyor, sadece biraz geciktiriyor veya erteliyor. Böyle düşünmek beni kaderci mi yapıyor emin değilim.

blank

Okumaya devam…

2009 ‘un ardından…

Madem herkes yazıyor, ben de yazarım dokuzun son günlerinde aklımda kalanları…

Net hatırlayamıyorum ilk birkaç ayın detaylarını, herhalde bol bol gezmiş ve eğlenmişimdir. Anımsadığım kadarını aktarayım bugünden öyleyse.

blank

Okumaya devam…

Annelerimizden neler öğrendik?

fato

Anneler ile ilgili paylaşımları görünce ben de e-postama fii tarihinde gelmiş olan metni paylaşmak istedim…

Anne oku bunu, sevdiğim renkleri biliyorsun ama sevmediğim renkleri neden merak etmiyorsun?

Annelerimizden neler öğrendik?

-SABIRLI OLMAYI;
‘Baban eve gelsin, sen görürsün!’

-HAKKIMIZI ALACAĞIMIZI;
‘Eve vardığımızda ben bilirim sana yapacağımı’

Okumaya devam…

Cep telefonu ile 3 dakikayı geçen konuşmalar…

184343329_3cb642233b

Cep telefonu ile 3 dakikayı geçen konuşmalar yapılmasına sinir oluyorum. Baktım konuşmanın süresi uzuyor, gerildikçe geriliyorum telefonu çat diye kapatıp çığlık atmak istiyorum.

Bazen ayıp olacak diye kapatamıyordum da… süre uzadıkça; önce ses tonum değişiyor, sonra soğuk terler dökmeye başlıyorum. Tıp dünyası buna acil çözüm bulsun, tüm doktorları göreve çağırıyorum.

Telefonlarımızda 3 dakikayı geçtiğinde otomatik ses kaydı devreye girse… Hani insanların kontörü bitince uyarı geliyor ya işte öyle… Mesela; “Dikkat, bu konuşma gittikçe gergin bir hal almaktadır, telefonda aradığınız kişi her an öfke nöbeti geçirebilir, sözlerini toparlayınız ve 10 saniye içinde bu görüşmeyi sonlandırınız” şeklinde.