Amber Sanat ve Teknoloji Festivalinin bu yıl teması “Verikent” olarak belirlenmiş. Günlük hayatta kullandığımız her tür verinin kent hayatındaki önemi temel olarak vurgulanmış. Geçen yıl biraz zayıf bulduğum ülkemizin tek sanat ve teknoloji festivalini mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Özellikle son yıllarda teknolojinin gelişimiyle verileri toplama ve işleme kapasitesi çok arttı. Verinin toplanması, saklanması ve işlenmesi, gündelik hayatımızın görünen ve görünmeyen pratiklerinden biri olarak hukuktan etiğe, insan haklarından sağlığa kadar geniş bir alanda kimileri için mutlak bir yarar, kimileri için bir tehdit unsuru halini alıyor.
Bu yıl festivalde ana mekan olarak Sanat Limanı (Antrepo No:5) kullanılmış, çok da iyi olmuş. Eserlerin tek bir alanda olması ziyaretçiler açısından büyük avantaj. Ücretsiz gezebileceğiniz bu festivalde ne yazık ki sanatçı sunumları ve atölye çalışmaları için geç kalmış olabileceğinizi hatırlatmak isterim. Festivalin yeteri kadar tanıtımı yapılmadan bu tip çalışmaların erken tarihlere alınması bizler açısından büyük talihsizlik. Web sitesinde sunulan bilginin kısıtlılığı, verilen bilginin eksikliği (hatalı bilgiler de var ne yazık ki) bir teknoloji festivali olmasına rağmen konferansların akıcılıktan yoksun ve durağan oluşu açıkçası beni üzdü.
Amber’10 Sanat ve Teknoloji Festivali “VERİKENT” i 5-14 Kasım 2010 tarihlerinde Sanat Limanında (Antrepo No:5) ücretsiz gezebilirsiniz.
Gelelim festival sonrası aklımda kalanlara;
Kapasitif Beden
Bu yerleştirme, etrafındaki sese tepki veren bir ışık sistemi. Karanlık odaya girdiğinizde yaptığınız her hareket duvardaki görüntünün sizinle birlikte canlanmasına sebep oluyor. Eğer benim gibi dans etmeye başlarsanız duvardaki görüntünün coşkuyla size eşlik ettiğini görebilirsiniz.
Trans(port)(l)ation
Bu yerleştirmede üç ayrı bölüme; uçak – vapur ve otobüs sefer kartları basılmış. Bu kartları bir müzik kutusuna geçirmişler, yanındaki kolu çevirince şehrin ritmini dinliyorsunuz. Vapur seferlerinin sesinin neşeli, uçak seferlerinin dingin, otobüsün ise gürültücü ve yorucu olduğunu duyuyorsunuz. Aynı gündelik hayatın ritmi gibi… Analog yolla veri yorumlamasının mükemmel bir yorumu, çok sevdim.
Yapay Ahmaklık
Bu eğlenceli yerleştirmede oldukça uzun vakit geçirdik ve yetkili çok ilgiliydi. Başıma teknolojik peçemi taktım ve tahtaya kalemle “kendimce” anlamlı şekiller çizdim. Burada amaç gözlüğe bağlı kamera ile görmenizi sağlamak. Kamera görüş açınızı sürekli değiştirdiği için aklınızdakileri çizmeniz hem güçleşiyor hem de şaşırtıyor. Örneğin bedenimin açısını değiştirmeme rağmen kamera açısı değişmediği için rahatlıkla çizim yapabildim.
Mohr SMS
Bu yerleşkede bir cep telefonuna gönderdiğiniz mesajın algoritması ekrana yansıyor. Mesela ben “Merhaba, nasılsın?” diye bir mesaj yolladım ve ekrana aşağıdaki görüntü yansıdı.
Kaç Veri – Kovala Veri
Son zamanlarda biriktirdiğimiz verilerle ne yapacağımızı kara kara düşünüyoruz. Her yıl kapasitesi arttırılmış diskler piyasaya sürülmesine rağmen hep daha fazlaya ihtiyaç duyuyoruz. Bu yerleştirmede öndeki kolun çevrilmesiyle dijital göstergeler hareket etmeye başlıyor ve insan figürünü kovalıyor. Kolu diğer yöne çevirince ise durum tersine dönüyor ve figür verileri yakalamaya çalışıyor. Ben verileri koşturmayı tercih ettim, uzun zamandan beri verilerin peşimden koştuğunu hissettiğim için belki 🙂
Samplingplong
Rastgele seçilmiş, akustik olarak kullanılan elektronik hurdaları, yedek parçaları, plastik oyuncakları kablolar ve borularla birleştirmişler. Bilgisayar tarafından kontrol edilen bir fare ile bu ürünlerin üzerine gittiğinizde tıslamalar, hışırtılar, uğultular ve çatırdamalar duyuyorsunuz. Gün içinde duyduğumuz bu sesler doğal bir orkestra ortaya çıkarmış. Oldukça eğlendirici bu minyatür kompozisyonlardan doğaçlama bir orkestra ortaya çıkıyor.
URBAN MOOD
Urban Mood İstanbulluların gerçek zamanlı ruh halini görselleştiriyormuş. Yerleştirme, İstanbul’da “Tweeter”ların girdiği verileri sürekli toplayarak, her gönderiyi analiz edip tek bir kelime ile özet çıkarıyor. Bu anahtar kelime sayesinde, “tweet” renk ve sesin anahtar kelimeye göre değiştiği bir animasyon yaratıyor. Bizim ziyaretimiz sırasında İstanbul Tweetleri aşağıdaki ruh halindeydi.
SERSERİ PABUÇLAR
Serseri Pabuçlar günlük tutma alışkanlıkları hakkında eleştirel bir yaklaşım. Her gün bloglama ve Twitter gibi sosyal platformlar vasıtasıyla üretilen bilginin kişiye özel doğası, miktarı ve faydasını araştırıyormuş. Amacı, günlük tutma pratiğini, faydasız büyük miktarda kişisel bilgi yaymaya yarayan otomatik, düşüncesiz bir eyleme dönüştürerek olası uç noktalardan biri haline getirmekmiş. Paylaştığımız/yaydığımız bilgilerin ne kadarının faydalı, ne kadarının faydasız olduğu tartışılabilir. Bu projeyi “belki de işime gelmediği için” pek tutmadım.