Çalışma isteği uyandıracak, bunaltmayacak, motivasyonunuzu bozmayacak, ilgi alanlarınızla zenginleştirdiğiniz bir çalışma masanız varsa gerisi kolay.
Çalışma masası, onu kullananın kişiliğini ele verir, çalışma tarzını ve yapısını açık eder. Meraklı biri olarak insanların çalışma masalarını çok merak ederim. Bir çalışma masası görünce hemen sahibi hakkında analize başlar, kişilik özelliğini tahlil ederim. Tıpkı fala bakmak gibidir, eğlencelidir ^^
Çalışma masalarından bu kadar çok bahsetmemin sebeplerinden biri Sabah Kemal Cansu. Kendisi tasarım ve sosyal medya ile ilgili, ışıl ışıl bir genç. Diğeri ise arkadaşım Fatih Özdemir.
Beni “Çalışma Masası” ile ilgili olarak mim’lemişler, herhalde çalıştığım ortamı merak etmişler.
Bu arada mim, kısaca bloggerlar arasında önceden yaygın olan ancak zamanla unutulmaya başlamış bir kavram. Mim, kısaca blog yazarlarının aralarında paslaşmalarına dayanıyor. X bir konu üzerinde yazınızı yazdıktan sonra, aynı konuda fikrini veya alışkanlıklarını merak ettiğiniz blogger arkadaşınızı yazınınızın altında etiketliyorsunuz. Etiketlediğiniz kişilerde sizin yaptığınız çalışmayı devam ettirerek, hareketi yaygınlaştırıyor.
Sabah ve Fatih’i kırmıyorum ve çalışma alanımı doğallığını bozmadan (kalemimin yerini bile değiştirmedim) yayınlıyorum. Biraz dağınığım ama kendi içimde düzenim var ^^
Masamın arkasında ise McDonald’s çocuk menüsünden yıllardır biriktirdiğim minik peluş figürler ve yine anısı olan hediyeler var.
PC benim için hala vazgeçilmez. Desktop bilgisayarım HP Pro 3500. Çift monitör çalışmayı seviyorum ve monitörümün biri 3D, ikisi de LG. Masamda ses sistemi var ama müzik dinleyerek çalışmaktan hoşlanmam. Veri kaybından deli gibi korktuğum için yedeğin bile yedeğini alırım. Bu yüzden masamda bolca HD durur.
13″ MacBook Air ise, seyahat ve toplantılarımda bana eşlik eder. Bu ara bende bağımlılık yarattığı için çalışma odam dışında her yere onu da götürüyorum.
Defter – kalem ve kırtasiye malzemeleri ile aram iyi olduğu için çift masa kullanıyorum. Anısı olan objeleri ve bana hediye edilen eşyaları atmam ve hep gözümün önünde durmalarını isterim, bu yüzden masam dağınık görünür ama aslında onlara uzun uzun bakmak hoşuma gider ve hemen yazmaya başlarım. Yani bunların tümü anısı olan, motivasyonumu arttıran ve beni mutlu eden nesneler.
Çalışma masamın arka duvarında ise, yıllardır Mc Donald’s çocuk menüsünden topladığım peluş çizgi fim karakterleri ve bu türde anısı olan figürler var. Bunları kendimi sevimli göstermek için kullanıyorum, çünkü çalışırken ifadem oldukça asık suratlı ve sıkıcı görünüyor. Bir yazı yazıyorsam veya bir işe odaklanmışsam rahatsız edilmekten hoşlanmam, ne kadar sevimli bir ses tonuyla seslenilirse seslenilsin tepkim ters olur ama çalışmayı bitirince eski halime dönerim.
Bunun dışında çalışma alanımın birde masa altı bölümü var. Masaların altında biriktirdiğim elektronik eşyalar, hobi malzemelerim ve gizli günlüklerim bulunuyor. Eşyalarıma dokunulmasından hoşlanmam, o yüzden kutular içerisinde ve genellikle kilitli kutularda saklarım.
Gelelim sadede…
Mimlenmek ve mimlemek biz bloggerların adetidir. Ben sıramı savdım ve aşağıdaki arkadaşlarımı mimledim 🙂 Bakalım bana yeni dedikodu ve fal malzemesi çıkacak mı!
Mimledim sizi gençler;