Meta’dan Süper Zekâ Hamlesi geldi, Hyperion ve Prometheus ile Yeni Bir Dönem Başlıyor.
Meta’nın kurucusu Mark Zuckerberg, yapay zekâ alanında radikal bir vizyon ortaya koyarak önümüzdeki yıllarda “yüz milyarlarca dolar” harcamayı planladıklarını duyurdu. Bu yatırımın merkezinde ise dev ölçekli yapay zekâ veri merkezleri yer alıyor. Zuckerberg, bu adımla yapay genel zekâda liderliği OpenAI ve Google’ın elinden almayı hedefliyor.
Hyperion ve Prometheus Nedir?
Meta’nın yeni nesil yapay zekâ altyapısının temel taşlarını oluşturan iki büyük tesisin ilki Prometheus. Ohio’da kurulacak olan bu merkez, 2026 yılında faaliyete geçecek ve 1 gigawatt kapasiteye sahip olacak. Asıl dev proje ise Louisiana’da yükseliyor: Hyperion. Manhattan büyüklüğündeki alana yayılarak toplam 5 gigawatt enerji tüketimine ulaşacak olan bu merkez, Meta’nın bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük fiziksel yatırım olacak.
Bu merkezler, sıradan veri merkezlerinin çok ötesinde, süper zekâ modelleri için inşa edilen birer “yapay zekâ kampüsü” olarak konumlanıyor. Meta, bu hedefe ulaşmak için dünyanın önde gelen yapay zekâ uzmanlarını yüksek maaş paketleri ve benzeri görülmemiş imza bonusları ile kadrosuna katıyor. Hatta inşaat sürecini hızlandırmak adına ön üretimli modüller kullanılıyor; bazı durumlarda yapay zekâ kümeleri geçici olarak çadırlarda barındırılıyor. Tüm bunlar, Zuckerberg’in “kurucu moduna” geçtiğinin ve hiçbir detayı şansa bırakmadığının göstergesi.
Ancak bu iddialı girişimin enerji ve çevre üzerindeki etkileri giderek daha fazla tartışılıyor. Bir ChatGPT sorgusunun bile sıradan bir aramaya göre yaklaşık on kat daha fazla elektrik tükettiği bilinirken, bu denli büyük merkezlerin günlük enerji ve su ihtiyacının boyutu ciddi soru işaretleri yaratıyor. Hyperion’un yalnızca büyüklüğü değil, günlük tükettiği milyonlarca galon su ve milyonlarca haneye yetecek elektrik kapasitesiyle de dikkat çekiyor. Daha önce Georgia’daki veri merkezinde yaşanan su sıkıntıları, bölge sakinlerinin yaşamlarını doğrudan etkilemişti.
Yapay zekânın giderek büyüyen altyapı ihtiyaçları, sadece teknoloji devlerini değil, yerel toplulukları da ilgilendiriyor. 2030 yılına kadar veri merkezlerinin, gelişmiş ülkelerdeki elektrik talebinin yüzde 20’sini oluşturması bekleniyor. Bu da yenilenebilir enerjiye geçiş süreçlerinin yavaşlaması, bölgesel enerji krizlerinin tetiklenmesi ve toplumsal adaletsizliklerin derinleşmesi riskini gündeme getiriyor
Meta’nın veri merkezi yatırımları, yapay zekâ devrimini hızlandırmak kadar, yeni bir ekosistemsel sorumluluk anlayışını da zorunlu kılıyor. Prometheus ve Hyperion gibi projeler teknolojik sıçrama yaratırken, kaynak kullanımı ve çevresel etkiler konusunda uzun vadeli çözümler geliştirilmedikçe, yapay zekânın gücü kadar gölgesi de büyümeye devam edecek. Bu dönüşümde hızın yanı sıra bilinçli bir planlama ve yerel toplumlarla sürdürülebilir bir diyalog belirleyici olacak.



