İskender Ada’nın Ekotürk TV’de yayınlanan Dijital Finans programına davetliydim. Fintek Zamanı diyerek gerçekleştirdiğimiz sohbetin videosu YouTube’da da yayınlandı.
Programda konuştuklarımızı sizin için özetledim. Videoyu aşağıdan izleyebilirsiniz. Sevgili İskender’e nazik daveti için teşekkür ediyorum.
Fintek adına global anlamda nasıl bir 2024 geçirdik?
2024 tam anlamıyla uyum, dönüşüm ve krizlerin yılı oldu diyebiliriz.
Pandemi sonrası fintek sektörü artık normalleşme sürecine girdi. Dijital ödemeler, stablecoin adaptasyonu ve yapay zeka entegrasyonu hız kazandı. Öte yandan, regülasyonların sıkılaşması ve büyük oyuncuların pazara dahil olmasıyla rekabet daha da arttı.
Regülasyonlar fintekleri ciddi anlamda zorladı. GDPR, MiCA, PSD2, DORA gibi düzenlemeler sektöre yeni yükümlülükler getirdi. Tüm bunlar olurken, finansman tarafında da 2017’den bu yana en düşük yatırım seviyesine ulaşıldı. 2024’te 4.639 işlemle toplam 95,6 milyar dolar yatırım alındı. En çok yatırım alan bölge Amerika kıtası, ardından EMEA ve Asya Pasifik geldi.
Yılın son çeyreğinde ise toparlanma sinyalleri gördük. Ödeme sistemleri yatırımları, kripto piyasasındaki hareketlenme ve faiz oranlarının düşmesi gibi faktörler 2025 için büyüme sinyali veriyor.
Öne çıkan birkaç gelişme:
🔹 2024’ün en büyük işlemi: Worldpay’in 12,5 milyar dolarlık satışı
🔹 Kripto yatırım hacmi: 9,1 milyar dolara yükseldi
🔹 Stripe’ın değerlemesi: 70 milyar dolara ulaştı

Türkiye’de fintek ekosisteminin gelişimini nasıl değerlendiriyorsun? Son yıllarda bu alanda ne gibi ilerlemeler kaydedildi?
Son yıllarda fintek olmak, finteklerle iş birliği yapmak ve bu ekosistemin bir parçası olmak gerçekten popüler hale geldi. Fintek sektörü sadece bankacılık ve ödeme sistemleriyle sınırlı değil; e-ticaret, perakende ve B2B sektörlerinde de ciddi bir dönüşüm yaratıyor.
2024 yılı, fintekler için yoğun ve zorlayıcıydı.
Regülasyon süreçleri, Merkez Bankası ve MASAK denetimleri, BKM’nin uyum süreçleri derken şirketler adeta dayanıklılık testinden geçti. Ancak bu süreçleri aşan finteklerin büyüme, inovasyon ve rekabet alanında artık daha özgür hareket edebileceğini söyleyebiliriz.
Türkiye’de 901 fintek girişimi bulunuyor ve 731’i aktif olarak faaliyet gösteriyor. Yeni girişimler tarafında ise büyüme biraz yavaşladı; 2020’de 96 yeni fintek kurulurken, 2023’te sadece 19 yeni girişim ekosisteme dahil oldu. Bunun en büyük sebebi, lisans alma süreçlerinin yavaşlaması ve pazarın belirli alanlarda doygunluğa ulaşması.
Türkiye’de yatırım ve sermaye piyasalarına olan ilgi artıyor.
Eskiden daha çok ödeme sistemlerine odaklanan yatırımcılar, artık borsa, yatırım teknolojileri ve alternatif finansman çözümlerine yöneliyor.
Öne çıkan 4 ana kategori şöyle:
✔️ Borsa ve Yatırım Teknolojileri (1. sırada)
✔️ Kredi ve Alternatif Finansman Çözümleri (2. sırada)
✔️ Sigorta Teknolojileri (InsurTech) (3. sırada)
✔️ Ödeme Teknolojileri (4. sırada)
Türkiye’de dijital bankacılığın geleceğini nasıl görüyorsun? Dijital bankalar ve geleneksel bankalar aynı anda büyüyor. Rekabet hangi alanlarda oluşuyor, hizmetler ve deneyim nasıl farklılaşıyor?
Dijital bankalar ile geleneksel bankalar arasında büyük bir rekabet var.
Özellikle kullanıcı deneyimi, esnek kredi modelleri ve API tabanlı hizmetler dijital bankaları öne çıkarıyor. Geleneksel bankalar ise geniş müşteri kitlesi ve regülasyon avantajı sayesinde güçlü kalmayı sürdürüyor.
Bu rekabetin en kritik noktası: Müşteri sadakati
Günümüzde müşteriler hızlı, sorunsuz ve kişiselleştirilmiş bir deneyim bekliyor. Geleneksel bankalar bu beklentilere yanıt veremezse, kullanıcılar dijital bankalara kaymaya devam edecek.
Öne çıkan rekabet alanları:
✔️ Kullanıcı deneyimi
✔️ Dijital onboarding ve müşteri edinimi
✔️ Kişiselleştirilmiş finansal çözümler
✔️ Entegrasyon ve API ekosistemi
Gelecekte neler değişecek?
🔹 Hibrit bankacılık modelleri yaygınlaşacak. Büyük bankalar da tamamen dijital hizmetler sunmak zorunda kalacak.
🔹 Maliyetler düşse de teknoloji ucuz değil! Bankaların inovasyon yatırımları sürecek.
Açık bankacılık ve servis modeli bankacılığı, geleneksel bankacılığı nasıl etkiliyor? Bu dönüşümün kullanıcılar için avantajları neler?
Açık bankacılık, geleneksel bankacılığı kökten değiştiriyor.
Bankalar artık kendi altyapılarını diğer şirketlere sunarak BaaS (Banka-as-a-Service) modeline geçiyor. Türkiye’de bu alandaki regülasyonlar tamamlandı ve yeni bir döneme girildi.
Açık bankacılığın getirdiği avantajlar:
🔹 Kullanıcılara daha fazla kişiselleştirilmiş finansal hizmet sunuluyor.
🔹 Kredi ve finansman seçenekleri genişliyor.
🔹 Ödeme sistemleri daha hızlı ve düşük maliyetli hale geliyor.
Türkiye’de açık bankacılık ekosistemi büyüyor:
📌 16 hesap hizmet sağlayıcısı (HHS) ve 19 yetkili ödeme hizmet sağlayıcısı (YÖS) aktif olarak çalışıyor.
📌 Geleneksel bankaların gelir modelleri değişiyor. Eskiden sadece bankalar tarafından sunulan kredi skorlama ve sigorta hizmetleri, artık fintekler tarafından da sağlanıyor.
📌 Müşteri deneyimi ve beklentileri değişiyor. Kullanıcılar tek bir platformdan tüm bankacılık işlemlerini yönetmek istiyor.
Yapay zeka, finansal teknolojilerde nasıl bir dönüşüm yaratıyor? Türkiye’de finans sektörünün yapay zekaya adaptasyonu nasıl ilerliyor?
Finans sektörü, yapay zekaya adapte olmak için adeta yarış halinde!
Yapay zeka artık risk yönetimi, dolandırıcılık önleme, müşteri deneyimi ve yatırım analizleri gibi birçok alanda kullanılıyor.
En çok öne çıkan alanlar:
✔️ Risk ve sahtekarlık önleme (Fraud Detection)
✔️ Müşteri hizmetleri ve chatbot’lar
✔️ Otomatik yatırım danışmanlığı (Robo-Advisors)
✔️ Kredi skorlama ve alternatif finansman modelleri
Türkiye’de bankalar, ödeme kuruluşları ve yatırım platformları yapay zekayı hızla benimsiyor.
Geleneksel bankalar da şube operasyonlarını azaltıp, müşteri ilişkilerini daha çok dijital platformlar üzerinden yönetmeye başladı.
Gelecekte bizi ne bekliyor?
✔️ Finans sektörü yapay zeka destekli hizmetlere daha fazla yatırım yapacak.
✔️ İnsan-makine iş birliği artacak. Chatbot’lar müşteri hizmetleri süreçlerine daha fazla dahil olacak.
✔️ Veri analitiği ve finansal tahminleme araçları daha akıllı hale gelecek.
Yapay zekanın finansal hizmetlerde karar alma süreçlerine daha fazla dahil olmasıyla birlikte, regülasyonların da hızla güncellenmesi gerekecek.