Kara Şövalye Nereye Yükseliyor!
Christopher Nolan’ın yönettiği ve senaryosunu da yazdığı The Dark Knight Rises “Kara Şövalye Yükseliyor” vizyona girdi. Ön gösteriminde aldığı yüksek notlar ve terör saldırısı ile tüm dikkatleri üzerine çeken film izlemeden önce büyük merak uyandırdı.
164 dakikalık uzun süresi yüzünden minik bir beslenme çantası ile izlemenin mantıklı olduğu filmin gelelim konusuna;
Kara Şövalye Yükseliyor, bir önceki filmden hatırlayacağımız Harvey Dent’i anma töreniyle açılış yapıyor. Sekiz yıl aradan sonra Bruce Wayne (Christian Bale), tek aksesuarı bastonu ile birlikte hayata küsmüş, terörden tamamen arınmış Gotham’da emekliliğini yaşamaktadır. Evinde yapılan anma töreni esnasında hizmetçi kılığındaki kedikadın (Anne Hathaway) odasına girer ve parmak izi ile birlikte annesinden yadigar incileri çalarak kaçar. Bu sırada yeraltında örgütlenen, kentin dört bir yanına yerleştirdiği bombalarla Gotham’ı yok etmeye and içmiş Bane (Tom Hardy) ve askerleri, devrim yapmaya hazırlanmaktadır. Terör ve suçla mücadelede başka bir boyuta geçmiş, evlerini kilitlemeyi bile bırakmış halk ise mutlu – refah yaşamaktadır. Wayne şirketler grubunun Gotham’ı korumak için ürettiği silahlar ve temiz enerji için yaratılan santral Bane’in eline geçince işler sarpa sarar. Hayata küsmüş kahramanımız, annesinin inciler ile birlikte tüm mal varlığını kaybeder ve Miranda’ya ( Marion Cotillard ) sığınır. Tüm polislerin yer altına hapsedilmesi ile savunmasız kalan şehre bir de hükümet sırt dönünce kaos büyür. Sonrasında olaylar olaylar…
Üç saate yakın süresi ile yarı uykulu izlediğim filmin ilk yarısını pür dikkat izlemek zor. Nolan’ın etkili bir sinema dili olduğu muhakkak ama bu kadar bayan bir senaryoya uzun zamandır rastlamamıştım. Önceden izlediğimiz iki filmi tamamlayan ve bütünleştiren bir film yapmak isterken ne yazık ki sıkıcılığa yenik düşmüş. Karakterlerin rolleri o kadar geveze yazılmış ki izle izle sahneler bitmek bilmiyor. Batman’in macerası bu yedinci filmle sona ererken Robin ve kedikadın eklenenecek diye şiştikçe şişen senaryo ile parça parça öyküleri bir arada anlatan ve ne yazık ki yoran bir filme dönüşmüş. Nolan’ın elinde dev bir oyuncu kadrosu var, yetimhanede büyümüş polis şefi Blake rolüyle ışıl ışıl parlayan Joseph Gordon-Levitt dışında diğer oyunculukları zayıf buldum. Alfred (Michael Caine) ‘in gereksiz replikleri, Komser Gordon’un (Gary Oldman) baygın bakışlarına Miranda’nın (Marion Cotillard) berbat oyunculuğuna, bir de akıllara zarar ölüm sahnesi de eklenince memnuniyetsizliğim büyüdü. Çok sevdiğim Tom Hardy’nin ise Bane rolü ile harcandığını düşünüyorum. Film boyunca vırvırvır durmadan konuşan, yüzü görünmeyen, demir yığını bir maske takan bu karakteri keşke hiç canlandırmasaydı.
Filmde Batman’dan daha fazla rolü ve repliği olan bir karakterden daha fazlasını bekliyor insan. Kedikadın (Anne Hathaway) role yakışmış ama hepsi o, 2005’de Batman Begins- Batman Başlıyor ve bunu izleyen The Dark Knight- Kara Şövalye ile büyüleyen Christian Bale eskisi gibi olmasa bile etkiliydi. Batman’ın, öyküsü gereği bu son filmde bir halk kahramanından uzak olacağını zaten biliyorduk ama uzunluğunun, karmaşıklığının izlerken böyle can çekiştirmesini beklemiyorduk.
Yönetmen madem öyküyü bu kadar detaylarla şekillendirdi, yeraltında sefalet içinde yaşayan polislerin ışıl ışıl formalarla dışarı çıkması, Ra’s Al Ghul’un öğrencilerinin yani gölgeler birliğinin yakın dövüş konusunda uzman! iki adamın evlere şenlik kavgaları neydi…
Filmin ikinci yarısında izlediğim stadyum sahnesini ise beğendim, Hans Zimmer’in film boyunca aralıksız dinlettiği müziği ise başta etkileyici sonrasında rahatsız edici buldum. Sonuç olarak yerlere göklere sığdırılamayan The Dark Knight Rises’ı belki de yüksek beklenti içerisinde izlediğim için sevemedim. Örümcek Adam’ı da sevmemiştim bu da üstüne tuz biber ekti :/
Bu arada bir şikayetimi paylaşmadan geçemeyeceğim. Kara şövalye yükseliyor’u Akbatı Cinemaximum’da izledim. Film uzun olduğu için erken bir seans tercih ettik. Daha önce de sorunlu kliması yüzünden şikayette bulunduğum salon için yetkililer (Nilpınar Uzun & Misafir İlişkileri) cevap vermiş ancak çözüm üretmemişlerdi (“Sistemi kontrol ettik ama klimalar tam randımanlı çalışıyormuş” şeklinde cevap verdiler)
Bu defa filmin ortalarında alt yazı kayboldu, daha sonra yazıların yarısı perdenin üstünde belirdi, makinist yerinde yoktu ve on dakika kadar böyle devam etti. Son dakikalarda ise bir sonraki seansın müşterileri içeri girip, ellerinde cep telefonu, mısır patlakları ile koltuklara geçmeye başladı. Alt yazıları bile izlememize müsaade edilmedi. Şikayet için yetkili birini aradığımızda gişede bilet kestiğini bizimle ilgilenmediğini gördük. Mars Entertainment Group’un hizmet kalitesini böyle düşürmesine anlam veremiyorum. Keyfi eziyet haline getirip, bir de dalga geçer gibi çözüm üretmemeleri onlara yakışmıyor.
filme gitmeyecektim 🙂 bu güzel anlatımın sayesinde aklımı çelmeye çalışıp haydi gidelim yahu diyenlere de kanmayacağım artık :)) hatta dur bir iki kişiye yollayayım bu yazının linkini…
Git bence ama büyük beklenti içerisinde olma :/ Nolan öyküyü toparlamak isterken dağılıp gürültücü, boğucu bir film yapmış. Oysa anlatımda sadelik ne güzeldir
27 Temmuz 22:00 seansında aynı alt yazı problemiyle karşılaştım, klima olayını halen düzeltememişler 🙁
Şikayetleri ciddiye almamaları ve artık cevap vermeye tenezzül bile etmemeleri garip.
ben zaten nolan’ın anlatımını beğenmemiştim. batman’ın bu tarz anlatımı yani retro futuristik bir distopyadan uzak olup, bir şehir dramına büründürülmüş halini pek benimseyemedim… sanırım halen daha 80’li yıllardaki tim burton anlatımlı batman’in etkisindeyim ben 🙂
sen bir daha eleştiri yazma ne kadar dandik yazmışsın başlığın berbat kara şovalye nereye yükseliyor 1. sinemada yükseliyor 2. girdiği çukurda adamlar yüksel diye bağırıyorlar film süperdi hiç baymadı uykun geldiyse uykunu alsaydın ben senin film anlayışına
Çok naziksiniz, ilginize teşekkürler…
Film 10 numara kim ne derse desin Tom Hardy role cuk oturmuş Anne Anne Hathaway de , finaldeki sürprizlerde hadi canım dedirtiyor, eee parada harcanmış benim puanım 9.2