Yorgos Lanthimos’un son yapımı Bugonia vizyona girdi. Basın gösterimi ile izlediğim filmi sizin için yorumladım.
Bir Yorgos Lanthimos filmi olan Bugonia, insanın kendi inançlarıyla gerçeklik arasındaki çizgiyi ne kadar bulanıklaştırabileceğini anlatıyor. Komplo teorilerine saplantılı iki genç adamın, büyük bir şirketin güçlü CEO’sunu kaçırmasıyla ilerleyen ve basın gösteriminde izlediğim filmi sizin için yorumladım.
Bugonia Filmi Konusu
İki komplo takıntılı genç adamın güçlü bir şirketin CEO’sunu kaçırmasıyla başlayan karanlık ve absürt bir hikâye. CEO Michelle Fuller (Emma Stone), ilaç sektöründe söz sahibi, medyanın gözdesi bir iş kadınıdır. Kaçıran karakterlerden Teddy Gatz (Jesse Plemons), onun aslında dünyayı yok etmeye gelen bir uzaylı olduğuna inanır. Kuzeni Donny (Aidan Delbis) ile birlikte onu bir bodrumda rehin tutar, ay tutulmasına kadar “gerçeği” itiraf ettirmeye çalışır.

Lanthimos, bu hikâyeyi klasik bir gerilim yapısından çıkararak kara mizah, distopya ve toplumsal eleştiriyi aynı çerçevede buluşturuyor. Komplo kuramları, kurumsal güç, teknolojik gözetim ve bireyin kendi gerçekliğini inşa etme arzusu, filmde iç içe geçiyor. İzleyiciye yalnızca “ne oluyor?” sorusunu değil, “neden oluyor?” sorusunu da sorduruyor.
Bugonia, yönetmenin karakteristik “rahatsız edici tuhaflık” atmosferini korurken bu kez daha doğrudan bir politik alt metin kuruyor. Bilim-kurgu ile kara mizahın kesiştiği bu anlatı, Lanthimos sinemasının soğukkanlı üslubunu korusa da duygusal etki bakımından mesafeli kalıyor.
Film Hakkında Teknik Bilgiler
Yorgos Lanthimos’un yönetmenliğini üstlendiği Bugonia, senaryosunu Will Tracy’nin kaleme aldığı bir yapım. Film yaklaşık 118 dakika sürüyor ve yönetmenin sinema diline özgü soğuk atmosferi koruyarak izleyiciyi rahatsız edici bir psikolojik gerilimin içine çekiyor. Başrollerde Emma Stone, Jesse Plemons, Aidan Delbis, Stavros Halkias ve Alicia Silverstone yer alıyor.
Yapımcı kadrosunda Ed Guiney, Andrew Lowe, Emma Stone, Ari Aster, Lars Knudsen, Miky Lee, Jerry Kyoungboum Ko ve yönetmen Lanthimos’un kendisi bulunuyor. Filmin uygulayıcı yapımcısı Nigel Marchant. Ortak yapım olarak İrlanda, Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Kore iş birliğiyle hayata geçirilen film, yaklaşık 45–55 milyon dolar bütçeyle çekilmiş.
Görüntü yönetiminde usta sinemacı Barry Ackroyd imzası var. Ackroyd, 35 mm VistaVision formatını tercih ederek hikâyenin kasvetli tonuna uygun, donuk ve steril bir atmosfer yaratmış. Görsel dünyayı destekleyen müzikler ise Volker Bertelmann tarafından bestelenmiş. Besteci, elektronik tınılarıyla filmin gerilimini diri tutarken duygusal anlarda da derin bir yankı oluşturuyor. Kurgu koltuğunda Kirk Baxter oturuyor; onun keskin geçişleri ve bilinçli tekrarları, filmin döngüsel yapısını güçlendiriyor.
Teknik anlamda Bugonia, Lanthimos’un görsel dünyasına sadık kalarak düzenlenmiş; neredeyse her sahnesi laboratuvar hassasiyetinde planlanmış bir film. Minimal kadrajlar, uzun sessizlikler ve ani kesmeler, hem komplo atmosferini hem de karakterlerin içsel çöküşünü görünür kılıyor.
Bugonia Filmi Yorumu

Bugonia, biçim olarak Lanthimos’un cesaretini yansıtıyor; ancak içerik tarafında aynı derinliği sunamıyor. Yönetmenin filmografisinde her zaman belirgin olan yabancılaşma teması burada biraz yüzeyde kalmış. Hikâye, fikren çok güçlü olsa da bazı bölümlerde tekrara düşüyor. Özellikle ilk bölümdeki temposu ağır ve klostrofobik atmosfer bir süre sonra izleme deneyimini zorlaştırıyor.
Görsel ve teknik açıdan film etkileyici. 35 mm çekimlerin keskin kontrastı, neredeyse laboratuvar sterilitesinde bir dünyanın duygusuzluğunu yansıtıyor. Görüntü yönetmeni Barry Ackroyd’un kadrajları steril ama kasvetli; ışık ve gölge oyunları, insanın kendi paranoyasıyla çevrili bir kafeste yaşadığı hissini yaratıyor.
Oyunculuklar, filmin duygusal soğukluğuna hizmet ediyor. Emma Stone’un yorumu her zamanki gibi incelikli; karakterine dinamizm katıyor ve her göründüğü sahnede ritmi toparlıyor. Jesse Plemons, saplantı ile haklılık arasındaki çizgiyi ustalıkla yürütüyor. Ancak iki oyuncu arasında tam anlamıyla bir kimya kurulamadığı hissediliyor. Aidan Delbis, bu denklemin en dikkat çekici halkası: enerjisi yüksek, duygusal tepkileri samimi ve seyirciyle bağ kurmayı başarıyor.
Tematik açıdan film çok katmanlı. Komplo teorileriyle şekillenen bir çağda, hakikatin bireysel algılara göre nasıl bozulduğunu anlatıyor. Lanthimos’un mizahi dokunuşu yer yer parlıyor; özellikle finaldeki kara mizah tonu filme beklenmedik bir enerji kazandırıyor. Ancak bu mizah, tüm film boyunca dengeli bir şekilde taşınmıyor.
Son bölümde yönetmen, büyük soruları cevaplamaktan ziyade izleyiciyi düşünceyle baş başa bırakıyor. Bu yaklaşım bazıları için güçlü bir tercih olsa da kimileri için eksik bir kapanış duygusu yaratıyor. “Cevapsız sorular” Lanthimos sinemasının tanıdık bir unsuru, fakat burada biraz aceleye getirilmiş hissi bırakıyor.
Bugonia, biçimsel olarak cesur, fikirsel olarak parlak ama duygusal etkisi sınırlı bir film. Yorgos Lanthimos, teknolojinin ve komplo kültürünün insan zihnini nasıl dönüştürdüğünü gösterirken, kendi sinemasının soğuk ama çarpıcı estetiğini koruyor. Ancak bu defa, görsel zarafetin arkasında kalan bir eksiklik hissi var.
Filmin güçlü yanları; mükemmel görüntü yönetimi, etkileyici oyunculuklar ve kara mizahın ince kullanımı. Zayıf halkaları ise ritim sorunları, tematik tekrarlar ve seyirciyle kurulamayan duygusal mesafe.
Yine de Bugonia, sinema salonundan çıktıktan sonra zihinde yankılanan türden bir deneyim. İzleyiciyi yalnızca izlemeye değil, kendi inançlarını sorgulamaya da davet ediyor.
Benim için sular seller gibi akan bir film olmadı; ilk bölümü bunaltıcı buldum. Yine de Aidan Delbis’in performansı ve Emma Stone’un enerjisi filmi taşımayı başarıyor. Lanthimos’un dünyasına aşina olanlar için tartışılacak, sinema dili açısından cesur bir yapım. İlk fırsatta tekrar izleyeceğim.



