Korku-komedi türündeki Tutsak Abigail Filmi 19 Nisan’da vizyona giriyor. Basın gösterimi ile izlediğim filmi sizin için yorumladım.
“Tutsak Abigail Filmi”, korku-komedi türünü sevenlerin hoşuna gidecektir!
“Tutsak Abigail”, korku-komedi türünü seven izleyiciler için hoşa gidecek bir film olarak öne çıkıyor. Filmin genel konsepti çeşitli kaynaklardan alınmış gibi görünse de, oyuncuların çoğunlukla tutarlı ve koyu bir mizah dalgasında olmaları, öğelerin bir araya gelmesine yardımcı oluyor. Tyler Gillett ve Matt Bettinelli-Olpin yönetmen ikilisi, yanlış giden bir adam kaçırma ve tütü giymiş genç bir vampir hakkında orijinal ve kanlı bir hikaye ile en iyi formuna geri dönüyor. “Abigail” izleyenleri eğlenceli ve kanlı bir yolculuk sunuyor. Film, bu türe yeni bir favori korku karakteri (balerin vampir) kazandırıyor ve ona mümkün olan en büyük hamleleri yapma fırsatı veriyor. Film, mizah, aksiyon ve bol miktarda kan içeriyor. Vampir filmlerinin kırmızı denizinde sıyrılmak zor olsa da, film bir nebze de olsa bunu başarıyor. Çok özetle, “Tutsak Abigail Filmi”, tütü giymiş bir vampirin neden olduğu kaotik durumlarla dolu, sıkmadan ve yormadan derdini anlatan, adrenalini dozunda bir izlence vaat ediyor.
Tutsak Abigail Filmi Konusu
Bir grup suçlu, yeraltı dünyasının güçlü isimlerinden birinin 12 yaşındaki balerin kızını kaçırdıktan sonra, 50 milyon dolarlık fidyeyi almak için tek yapmaları gereken kıza bir gece boyunca hâkim olmaktır. İzole bir malikânede, fidyeciler birer birer azalmaya başlar ve giderek artan bir dehşetle, içeride normal bir küçük kızla kilitli olmadıklarını keşfederler.
Tutsak Abigail Filmi Yorumu
Karanlık ve gizemle dolu bir dünyada, “Tutsak Abigail” isimli korku-komedi filmi, kan ve vahşetin ardında saklanan bir kurtuluş öyküsüne sahne oluyor. Bu tuhaf hikaye, bir annenin geçmişteki hatalarını telafi etme çabası ve evde hiç bulamadığı sevgi ve korumayı arayan genç bir kızın dramını da yan hikaye olarak işliyor. Film, annenin renkli bir kaçırma çetesinin parçası olduğu ve kızın ise tütü giymiş bir vampir olduğu gerçeğiyle alışılmadık bir tezat yaratıyor.
“Scream VI” yönetmenleri Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett’in elinden çıkan bu eser, “Hotel Transylvania” serisinin fantastik temalarını, bir slasher filminin korkutucu ritmini ve “son bir iş” suç geriliminin heyecanını harmanlıyor. Film, Bettinelli-Olpin ve Gillett’in daha önceki çok sevilen filmleri “Ready or Not“ın manevi bir devamı niteliğinde; zengin ve eski bir malikanede geçen kedi-fare oyunlarını daha da bir vahşi seviyeye taşıyor.
Filmdeki asıl yenilik ise son derece kârlı bir görev için bir araya gelmiş deneyimli suçluların çeşitliliği. Scooby-Doo ekibini, paranormal olayları araştırmaktan çok, karanlık geçmişleri olan ve ilk kez bir araya gelmiş bir grup olarak hayal edebilirsiniz. Bu yabancıların birlikte geçirdikleri her an, arkadaşlıklarının nasıl çelikten bir bağla pekiştiğini gözler önüne seriyor. Gizliliklerini korumak adına gerçek isimlerini birbirlerinden saklıyorlar ve bu gizemli işin patronu (Giancarlo Esposito tarafından canlandırılıyor), onlara kod adları veriyor.
Filmin sempatisini kazanan karakteri Joey (Melissa Barrera), zar zor geçimini sağlayan bu ekip arasında Abigail’e bakma görevini üstleniyor. Joey’in suç ortakları hakkındaki tahminleri, onun nasıl bir çevrede bulunduğunu gösteriyor: Yozlaşmış bir polis Frank (Dan Stevens), zengin bir aileden gelen genç hacker Sammy (Kathryn Newton), genç sürücü Dean (2023 yılında kaybettiğimiz Angus Cloud) ve sadece kas gücünden ibaret olan Peter (Kevin Durand). Joey ise, geçmişindeki bağımlılık ve annelikle ilgili pişmanlıklarla mücadele eden biri olarak, ihmal edilmiş Abigail ile derin bir duygusal bağ kuruyor.
“Abigail”deki rolünde Barrera, “Scream” serisinin son bölümü ve bu yılki “Your Monster” gibi tür projelerde kendine sağlam bir yer ediniyor. Joey’nin amacının derinliğini yansıtan kararlı ve hüzünlü bakışları oldukça etkileyici. Bu özgüven, “In the Heights” ve “Carmen” gibi müzikal dramalara ağırlık katan ve kan emici bir yaratıkla geçirdiği korkunç gecede hayatta kalmaya çalışan son kız olarak daha da etkileyici oluyor. Joey’nin hayatta kalmak için bir nedeni var ve Barrera bize bunu inandırıyor.
Filmin yapımcıları, hikayeyi malikanede gelişen kaosa odaklıyor. Geriye dönük sahneler olmadan, sadece en temel geçmiş bilgileriyle, Abigail’in güçlü bir vampirin çocuğu olduğunu ve kendisinin de bir vampir olduğunu erkenden (zaten fragmanlarda da bu görüntüyü paylaşmışlardı) açıklıyorlar. Bu, iki taraflı bir avı tetikliyor: Kaçıranlar malikane içinde tuzağa düşerken, Abigail ise danslarıyla ve misafirleri ile beslenerek avını sürdürüyor.