İçerik pazarlama üzerine biraz konuşalım mı? Bu alanda kafalar karışık, sizden gelen sorular bir hayli fazla.
Geleceğin bize neler getireceği, nelerin evrileceği ve nelerin yok olacağı, hem pazarlamacıların hem de işletme sahiplerinin bu değişimlere nasıl ayak uyduracağı merak konusu.
Gözlemlerime dayalı olarak kaleme aldığım bu yazımda, yakın dönemde içerik pazarlama alanında ne gibi gelişmelerin yaşanabileceğini ve alınabilecekönlemlere dair tavsiyelerimi bir araya getirdim.
İçerik Pazarlama Üzerine Tavsiyeler
Gelecekte içerik pazarlamada ne gibi gelişmelerin yaşanacağını tahmin etmek, önlem almak konusunda bir nebze de olsa katkı sağlıyor. Yakın dönemde her pazarlama türünde büyük değişimler yaşandı ve bir dizi yenilikler hayatımıza girdi. İçeik konusunda da bu böyle. Algoritma değişikliklerine bağlı zorunluluklar içeriklerimizi baştan ele almamızı zorunlu kılarken, içerik uzunlukları konusunda düşünmemizi mecbur kıldı.
İçeriğin 365 Günü başlıklı yazımda, bu alanda bir yıl boyunca yapabileceklerinizi detaylandırmıştım.
Sosyal Medya Platformları, YouTube Gibi Bir Influencer Programı Geliştirecekler.
Platformdaki influencerların sürekli etkileyici videolar oluşturması sebebiyle YouTube seneler içinde içeriklerin toplandığı bir merkez olarak gelişmeye devam ediyor.
Twitter’ın Vine’ı kapatmasıyla ve bu sosyal ağın en aktif içerik üreticileriyle bir ortaklık kurma fırsatını kaçırmasıyla beraber, bütün büyük sosyal medya platformları 2017 senesi içerisinde kendi influencer programlarını, “tıpkı YouTube’da olduğu gibi” daha iyi biçimlendirmeye odaklanacaklar.
İlk olarak Facebook ile Twitter etkileyici içerik oluşturan kişilerle partnerlik anlaşması yaparak bundan faydalanmaya başlayabilir (Facebook bu konuda ilk adımı attı). Bu ortaklıkta içerik oluşturucularına gösterim başına ya da diğer etkileşim oranlarına göre ödeme yapılabilir ve yaratıcı içerik üreten kişilerin bu platformlarda daha aktif içerik üretmelerini sağlayabilir.

Markalar ‘Amaç’ Odaklı İçerik Pazarlaması Üretimine Yoğunlaşacaklar.
Hatır uğruna bir blogda, video çalışmasında, podcastte ya da başka bir mecrada içerik üretmek, sonuç almak için hiçbir anlam ifade etmiyor. Her ne kadar etiketler üzerinden kontrol ve ölçümlemesi yapılabilse bile, amaca hizmet etme konusunda biraz eksik kalıyor. Renklilik iyi, her hikaye kendi hikayenizi güçlendiriyor ama tüm bu çalışmalar temel amacınızı güçlendirmediğinde gerçek katkı sağlanamıyor. İçerik pazarlama konusunda nelerin faydalı olmadığına dair günümüzde birçok örnek olduğu gibi, aynı zamanda içerik pazarlamacılığını şirketin temel amacına uygun bir hale getirip iyi işler çıkaran çok sayıda işletme yok değil.
Pazarlamacılar ve işletmeler, en nihayetinde şirketlerinin amacının ne olduğuna karar vermenin, içerik ya da sosyal medya yatırımı yapmaktan daha öncelikli olduğunu anlamalılar. Bir amacınız yoksa, tüm çalışmalar gelir geçer bir katkı sağlıyor.
İşletmeler Dikkat Çekmek İçin Daha Güçlü Bir Bakış Açısı Geliştirecekler.
Her geçen gün daha çok içeriğin üretilmesiyle ve dikkat sürelerinin oldukça düşük seviyelere gelmesiyle beraber bunca kalabalığın arasında dikkat çekici bir şey üretmek her zamankinden daha zor bir hale geldi.
Buna karşı koymak için markalar, içerikleriyle ve diğer pazarlama çabaları ile ulaşmaya çalıştıkları kitleye inançlarını nakletmek için daha sık şekilde farklı konularda duruş sergilemeye ve daha fazla işbirliğine gitmek durumunda kalacaklar.
Bir markanın içerikle desteklenmesinin sebepleri doğru bir şekilde ifade edilirse, işletme için müşterileri ile gerek duygusal gerek ideolojik olarak anlamlı bir bağ kurması daha kolay hale gelebilir.
Örneğin, birçok işletme halihazırda aktif olarak mevcut sosyal sorumluluk projelerini destekliyor veya işletmeye has bir proje geliştiriyor. Bu tür çalışmalar hem işletme hem de mevcut değerleri için bir gereklilik hale gelecektir.
2017 senesinde birçok marka belirli bir bakış açısı oluşturmaktan korkan işletmelerden farklılaşmak için içerikle alakalı konularda toplumsal fayda da güdecekler.

Uzun Formdaki İçerikler, Markaların Güven İnşa Etmek İçin Tercihi Olacak. Kısa Formdaki İçerikler ise Daha da Çabuk Unutulacaklar.
Markaların ve işletmelerin, kitlelerinin dikkatlerini çekebilmek için video serileri, belgeseller, kitaplar, dersler gibi daha uzun formattaki içeriklere daha fazla yatırım yapacaklarını düşünüyorum.
Kısa formdaki içerikler hala yaygın ve işlevsel olarak kullanılıyor ama sıklıkla gördüğüm şu ki; daha uzun formdaki içeriklerin bir tanıtım aracı olarak tüketicilerle daha efektif bir güven ilişkisi inşa ediyor.
Bir kişi, bir içerikle ne kadar çok zaman harcarsa o markayla ilgili hafızası ve iletişimi daha da gelişecektir. Tabi eğer sürdürülebilir olarak o tip içeriklerle karşılaşmasının devamı sağlanırsa…
Bir Instagram fotoğrafı ya da tweetin kitlelerle zaman içerisinde bir dostane ilişki inşa ettiği kanıtlandı. Bu tür çalışmalar kullanıcı veya takipçileri daha çok eğitmek, ikna etmek, harekete geçirmek ya da hoş vakit geçirtmek için derinlemesine bir iç görü sağlar.
Pek yakında markalardan daha düzenli olarak göreceğimiz uzun formdaki içerik türlerine daha sık rastlayacağız.

Canlı Video, Markalar ve Yayınlar Tarafından Üretilmeye Devam Edecek. Bu Durum Tüketiciler Tarafında Zayıflayabilir.
Sosyal medyadaki canlı video türündeki paylaşımların kuruluşlar için büyük bir fırsat olduğunu ve onların kitlelerine ulaşmaları için son derece özgün türde içerikler sunduğu malumunuz.
Diğer taraftan, tüketicilerin büyük bir kısmının Periscope (Scope), Facebook, YouTube ve şimdi Instagram gibi platformlardaki canlı video özelliğini kişisel ağlarında da kullanıyorlar. Bundaki en büyük sıkıntı sürdürülebilirlik ve plansızlık.
Tüketiciler net bir şekilde markalar, yayıncılar ve influencerlar tarafından üretilen canlı yayınları seyrediyorlar; ancak tüketicilerin gelecekte düzenli bir şekilde canlı yayın videolarına yer verip – vermeyecekleri bir muamma. Çünkü günlük hayatta canlı videolar aracılığıyla düzenli bir şekilde paylaşmaya değer bir şey bulmak zor. Yenilik içermeyen, benzer türde yayınların etkisi gittikçe düşecektir. Bu durum tüketici tarafında yapılan yayınlara daha kolay ket vurur.
Bunun yerine işletmeler canlı videolar ile birlikte, kendi kitleleri ile markaları arasında yaratıcı bir iletişim yolu bulmaya, devam eden seriler üretmeyi bırakmamalı.
İşletmeler Reklam Bütçelerinin Büyük Bir Çoğunu Snapchat‘e Değil de Instagram‘a Harcayacak.
Bugün Snapchat kullananlar, Instagram uygulamasını kullananlardan daha çok uygulama içerisinde zaman geçiriyorlar. Diğer taraftan Instagram da sürekli olarak Snapchat’in en iyi özelliklerini kopyalıyor ve başarılı bir şekilde kendi uygulamasına uyarlıyor. Şu açık bir şekilde görülüyor ki, bu eklentiler başarılı bir şekilde Instagram’a uyarlandıkça Snapchat’in belini dayadığı alanları Instagram sollayacak ve farkı gittikçe açacak.
Önümüzdeki dönemde işletmeler reklam ve içerik yaratmak için çok daha fazla bütçeler harcayacaklar. Tabi ki bu büyük bütçelerin çoğu Snapchat’e değil, Instagram’a ayrılacak.
Instagram’daki aktif reklam teklifleri, Snapchat uygulamasındaki sınırlı reklam seçeneğine kıyasla daha olgun ve kullanışlı olduğu için birçok kuruluş zaten halihazırda Instagram’da yerleşik bir kitle oluşturdu. Aynı zamanda Instagram’ın ara yüzü pazarlamacılar için kullanımı daha kolay bir yapıya sahip ve bu platform Facebook gibi dünyanın en geniş ve globale yayılmış ekosistemine sahip olan bir şirket tarafından destekleniyor.
Geleceğin bize içerik pazarlama alanında ne gibi yenilikler getireceği ve pazarlamacıların bu yenilikler karşısında nasıl davranacağı hakkında gözlemlerim ve tavsiyelerim şimdilik bu kadar. Konuyla ilgili sizin tahminlerinizi de duymak isterim.
İçerik pazarlaması konusunda daha da iyisini yapmanıza olanak sağlayacak “10 kat daha iyi içerik” başlıklı bir makale kaleme almıştım. Bu yazıma aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Fayda görmeniz dileğiyle.



